21 Aralık 2010 Salı

procrastination


Türkçeye atalet olarak çevriliyor. Ecnebi kitaplarının birindeki tanımı şöyle:

"Procrastination is the art of making something into more than it is, until it expands into more than it needs to be." (Atalet bir şeyi gerekenden daha büyük hale gelene kadar olduğundan daha fazlaymış gibi yapma sanatıdır)

Tam referans veremiyorum çünkü bir yerlerden not alıp, kitabın ismini yazmamışım. Benim tanımımla ise "Atalet, küçük işleri kocaman sorunlar haline gelene kadar erteleme becerisi" olarak özetlenebilir.

Atalet genel bir yaşam biçimini olmaktan ya da her alana yayılan bir tembellikten ziyade, belli konularda kendini gösteren bir duygu durumu gibi geliyor bana. Ataletin bizi avucuna aldığı konular genelde bizim için duygusal olarak bir anlam ifade eden, başlamaktan, yapmaktan ve bitirmekten duygusal nedenlerle kaçındığımız konular oluyor. Bazı işleri çok rahat hop diye yaparken bazılarında yıllarca - evet yıllarca kendimden biliyorum - ayak sürüyebiliyoruz. Bu ayak sürümeyi de öyle güzel öyle tatlı yapıyoruz ki, kendi ruhumuz bile duymuyor. Bu nedenle atalete karşı koymak için yapılacak en önemli şeyin bu konuda farkındalık kazanmak olduğunu düşünüyorum. Bunu yapmak için de en iyi yol aslında kendi kaçınma yollarımızın farkına varmak. Örneğin ben özellikle makale, ödev yazmak gibi akademik konularda atalet haline giriyorum ve bu işleri ertelemek için mükemmel yollarım var. Bir döngü örneği vermem gerekirse:

1. Kafamı toplamak için (!) yapılacak işler listesi yapmak
2. Kafa toplu ama tabi başlamak için çalışma ortamını temizlemek.
3. Elim değmişken evi temizlemek
4. Kendime bir kahve hazırlamak
5. Yorulduğuma karar verip bir mola vermek
6. Saate bakıp bu saatten sonra iş yapılmayacağına karar vermek

Eğer bütün bunlara rağmen halen vaktim kaldıysa şöyle devam ederim muhtemelen:
7. Okumaları düzenlemek, sıraya koymak
8. Bir maillere bakmak, hazır bakmışken okumak, hazır okumuşken cevap yazmak
9. Maillere bakmışken bir de facebook'a girmek.
10. İlginç bir şey bulamayıp oyunlara bir bakmak
11. Her oyunla minimum 10 dakika ilgilendikten sonra tekrar maillere bakmak
12. Bir mola vermek, kahve içmek
13. Volkan'ı aramak
14. Yazılacak şeyin outline'ını çıkarmaya girişmek
15. Yapamayacağım hissinin gelmesi, internete girip makale nasıl yazılır hakkında kitaplar, makaleler bulmak
16. Bu kitaplara bakmak, notlar çıkarmak
17. Zaman kalmadığı için çalışmayı bırakmak.

Bütün bu yaptıklarım içinde bence en kötüleri 14-15-16. maddeler. Çünkü bu maddelerde yaptıklarım bana gerçekten konuyla ilgili bir iş yapmışım hissi veriyor ve içimdeki çalışmam lazım hissini ve aciliyet hissini köreltiyor ve ben bu sayede işe başlama aşamasını belirsiz bir süre gönül rahatlığıyla erteleyebiliyorum.

Yine aynı kitapta şöyle bir model öneriliyor:


Bu ataletle savaşmak için mini bir model. Ayrıca kişisel bir atalet günlüğü tutmanın da faydalı olduğu söyleniyor. Bu günlükte şu maddeler olmalı:

1. Ertelediğiniz aktiviteyi tanımlayın.
2. İlk ertelemeye başladığınızda ne hissettiniz?
3. İlk ertelemeye başladığınızda ne düşünüyordunuz?
4. Ertelemeye devam etmek için kendinize ne söylediniz?
5. Ertelemenizin sonuçları ne oldu?

Bu soruları cevaplandırarak hem atalet mekanizmalarınız, hem de ataletin sonuçlarını hakkında farkındalık kazanıyorsunuz.

Bu noktaya gelmeden önce cevaplanması gereken bir kaç soru daha var bence. Kendim için cevaplandırayım hazır elim değmişken:

1. Size en çok baskı yapan kişisel atalet mücadeleniz nedir?
Makale yazmak ve spor yapmak.
2. Bu konulardan kaçmak için genelde neler yapıyorsunuz?
İlkini detaylı anlattım. Bu nedenle ikinciden biraz söz edeyim. Şu dakikaya kadar erteleme çalışmalarım bu konuda çok iyi gitti. Evde mini bir spor salonu oluşturacak kadar malzeme biriktirdim. Çünkü bahanem hep yeterli ekipmanım olmayışı idi. Sonrasında evde spor yapabilmek için daha düzgün spor kıyafetlerine ihtiyacım olduğu konusunda takıldım. Şimdi onlarda var. Bu aralar, "bugün yapsam da, yarın yapamayacağım, o yüzden bugün yapmamın bir anlamı yok" aşamasındayım.
3. Kendinize bu gecikmeyi mazur göstermek için ne söylüyorsunuz?
Yukarıdakileri ve ayrıca bir de her zaman işe yarayan "Yarın kesin yapacağım" var.
4. Peki ne yapacaksınız?

Bence en ağır soru bu. Evet, ne yapacağım? Ben bir soru daha eklemek istiyorum. Bu durumun bu şekilde devam etmesine daha ne kadar izin vereceğim?

Uzun uzun yazdıktan sonra sadede gelmem gerekirse:
Kendinize ne zaman, ne konuda ve nasıl atalete kapıldığınız konusunda dürüst olun, bu durumla yüzleşin ve atalet döngüsünü kırmak için atacağınız adımların size yaşatacağı rahatsızlık ve kaygı gibi duyguları kabullenmek ve aşmak için kendinize söz verin.

saygılar sunuyorum.

Burcu Kaya

3 yorum:

fatosayvaz dedi ki...

Süper bir yazı.. tebrikler Burcu

rot dedi ki...

Teşekkür ederim :)

Adsız dedi ki...

Günlük yaşantımızda neredeyse rutin olarak yapabildiğimiz en başarılı işlerden biri ataletli olmak; ertelemek; üşenmek. Burcu hanıma bu konuya değinerek bizleri uyandırdığı için çok teşekkür ederiz. Zaman zaman 'birazdan yaparım' dediğimiz o kadar şey oluyorki. Gerek özel, gerek iş hayatında ataletli davranıyor olmamız zaman yönetimimizide çok etkiliyor. Zülal.